CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

25 Haziran 2008 Çarşamba

3 Aylık annenin tecrübeleri veeee bebekler ile ilgili “Traji-komik” gerçekler

2/3/2008



20 günlük anne olarak tecrübelerimi yazarken aylar ilerledikçe yazacak-paylaşacak çok daha fazla konum olacağını biliyordum.
Öyle de oldu.
Beni bilirsiniz bildiğim birşey varsa paylaşmadan edemem işte o yüzden buyrun yeni tecrübelerimi ve bebekler hakkında söylelen yalanlar ile ilgili keşiflerimi :)


  • 3 aylık anne olarak hayatı kolaylaştıran ürünlerle ilgili şunları öğrendim:

    · “20 günlük annenin tecrübeleri” yazımda pişik kreminden bahsetmiştim. Bu sefer pişiği önleme tekniklerinden bahsedeceğim.
    Eğer evinizde sürekli olarak sıcak su var ise, her kaka sonrası bebeğin poposunu lavaboda yıkamak pişik olayını sıfıra indiriyor. Tabi bu noktada, tek elinizle bebişinizi tutup tek elinizle poposunu yıkayacağınız için can alıcı nokta şampuan ya da sabun oluyor. Pompalı şampuanlar yıkama işlemini kolaylaştırıyor.

    · Giyim-kuşam konusunda pek çoğumuz, gördüğümüz her güzel kıyafeti bu bıcırlar için dayanamayıp alıyoruz. Ancak ilk 2 ay için her kıyafet sanıldığı kadar pratik olmuyormuş. Düşünsenize elinizin altında tüy siklet bir beden, minnacık bir kafa var ve üstelik o kafa thisirt giydirilirken siz kaldırmazsanız dik duramıyor.
    Bunu keşfettiğimde neden daha fazla önden kapanan tulum almadım diye kendi kendime söylendim. Özellikle soğuk havalarda giydirip soymanın seri olması açısından kadife ve önden çıtçıtlı tulumlar hayat kurtarıyor. (geç de olsa tulum sayısını arttırdık ama bizimki o kadar çabuk uzadı ki “çocuğun yediği helal, giydiği haram sözünü” bizzat anlamamı sağladı.

    · Anladım ki annelik herkesin üzerinde ahkam kesip, sınırsız konuştuğu bir konu. Eğer kulaklarını az da olsa kapamazsan çıldırma eşiğine gelebiliyorsun. Çünkü sürekli olarak, emzirmenle,sütünün azlığı-yetişiyle, yediğin içtiğinle , bebeği tutuşunla , kucağına almanla, bebeğin ağlamasıyla, bebeğin kaka yapması ya da yapamamasıyla ilgili her kafadan bir ses çıkıyor.
    Oysa ki her bebek farklı. Kimi bebek 5 dakika emip doyuyor, kimi bebek 20 dakika emmek istiyor.Kimi bebek her gün 2 kez kaka yapıyo kimi bebek 2 günde bir. Kimi bebek üşüyor, kimi bebek sıcağı sevmiyor. Ve tüm bunları en iyi o bebeğin annesi anlıyor. O zaman geriye tüm bu “akıl hocaları”na kibarca teşekkür edip, bebeğini dinlemek kalıyor.

    · Bazı durumlarda doktorların teoriği ile hayatın pratiği örtüşmeyebiliyor.
    Örneğin,emzirmek çok çok önemli. Süt verebilmek için 3 şeyin gerekli olduğundan bahsetmiştim. (Su, Uyku, Moral). Bu noktada doktorlar ilk 6 ay mamayı önermiyorlar. Ama anne sütü de o kadar çabuk sindiriliyor ki, benim gibi uykusu hafif olan birinin emzirdikten sonra o aradaki 2 saatte uyuması mümkün olmuyor. E uyuyamayınca da süt azalıyor. Yani bir kısırdöngü.
    İşte bu yüzden her ne kadar doktorumuz “ilk 6 ay sütün olduğu müddetçe anne sütünden başka birşey verme” demiş olsa da benim ruh ve süt sağlığım için gece 12:00 de ve sabah 04:00 de oğlumuza mama vermeye başladık. Bu sayede 12:00-04:00 arası kesintisin minimum 3 saat uyuyabilen bendeniz de daha sağlıklı bir şekilde tüm gün emzirmeye devam edebiliyorum. Yani kısaca, bebeğinizin ve sizin sağlığınız için en doğruyu yine siz yaşayarak buluyorsunuz direnmek bir çözüm getirmiyor.

    · Mama vermeye başladığımızdan beri Dr. Browns dar ağızlı biberonun ne kadar kullanışlı bir biberon olduğunu bir kez daha anladım.
    ( http://www.e-bebek.com/Product_Detail.aspx?ProdID=394) Kesinlikle tavsiye ederim.

    · Yine tavsiye edebileceğim bir ürün hızlı ısıtıcı. Sema ablamların aldığı Avent Express mama(ya da anne sütü) ısıtıcısı sayesinde mama ya da süt tam istenilen sıcaklığa geliyor. (valla o sıcaklığı tutturmak kolay değil, mamanın üstünde şöyle yazıyor; önce suyu kaynatın sonra 60 dereceye düşürüp mamayla karıştırın vermeden önce de 37 dereceye düşürün.) İnanın o 60 derece olayını hala çözemedim J. Benim parmakların 40 derecenin üstünü ölçebilme özelliği yok :)
    (http://www.e-bebek.com/Product_Detail.aspx?ProdID=749)

    · Son tavsiyem ise sevgili hamile ve hamile adayı arkadaşlarıma( zeynep ve bora yakın zamanda dedikodunuzu yapacağım burada haberiniz olsun), hamileliğinizin 20 ile 24 haftaları arasında , bebeğin kalbi, iç organları, gelişimi ve her türlü detay bilgi için fetus uzamanı Prof. Atıl Yüksel’den en az 2-3 ay öncesinden randevu almanız tavsiye ederim. Telefon numaraları : 0212 236 60 90 - 259 50 20 - 261 22 50



    Tüm bunlarla beraber, bebekler hakkında bildiğimiz,öğrendiğimiz, duyduğumuz pek çok konu hakkında günler geçtikçe engiiiinn tecrübelere sahip oldum. Ve bu tecrübelerin yazılan-çizilenler ile, duyulan-inanılanlar ile alakası olmadığını anlamam çok kısa sürdü.
    Bir bebeğimiz olacağını öğrendiğimde hemen kitaplara,internete saldırıp bilgi edinmeye başlamıştım, okudukça,öğrendikçe hoşuma gitmişti her yeni bilgi.
    Çoğunlukla uyuyan, uyanınca emzirmem gereken, bebek gibi mışıl mışıl uyuyup, uyandığında mırıl mırıl sesler çıkarıp oyunlar yapan bir bebeğim olacaktı.
    Amaaa, amaaa gelin görün ki tüm yazılıp-çizilenler filmimizin fragmanı imiş...
    Efe Deniz ile birlikte bu bilgilerin çoğunun “traji-komik bir kandırmacadan ibaret olduğunu keşfetmiş oldum.
    Ve düşündüm ki bu “traji-komik” gerçekleri herkes bilmeli, madem tecrübeleri paylaşıyoruz bu yazılmayan bilgileri de halihazırda bebek bekleyen pek sevgili arkadaşlarımla paylaşmak isterim.
    Çünkü bebek kitaplarında yazan, ya da dilimize yerleşmiş, ve herkesin bebeklerle ilgili doğru sandığı pek çok bilgi aslında YALANN J
    Ne gibi mi ? Buyrun aşağıda listesi;

    · Bebekler günde 20 saatlerini uyuyarak geçirirler .Külliyen YALAN. Çoğu bebek günün yarısını uykuda yarısını uyanık geçiriyor. Ama bizimki gibi evlere şenlik bir oğlunuz varsa bu orantı tam tersine dönüyor. Yani bebekler günde 20 saatlerini uyanık geçirirler gerçeğiyle yüzyüze geliyorsunuz.

    · “Bebek gibi uymak” deyimi YALAN. Şimdi bebek gibi uymak iyi birşey gibi algılanıyor değil mi? Ama işte öyle değil. Emin olun kimse bebek gibi uymak istemez. Çünkü bebekler uykunun büyük kısmında kıpırdanıp, ıkınıp, mırıldanıp, homurdanıp, arada da ağlamaya benzer sesler çıkarıyorlar. (tabii bir de kocanız horluyor zannedip, aslında o horultunun bebeğinizden geldiğini anladığınızda şok olmayın J )


    · Bebekler “agu,bugu,aaa” gibi güzel sesler ya da mırıltılar çıkarır. Külliyen yalan. Efe Deniz’in gece çıkardığı sesleri bir teybe kaydedip gelip size dinletsem ve “bu ne sesi?” diye sorsam, pek çoğunuz “lahana tarlasına girmiş ve lahanaları yiyen yaban domuzu” diyebilirsiniz. (hiç lahana tarlasına girip lahana yiyen yaban domuzu sesi duydun mu diye düşünüp konuyu dağıtmayın lütfen, anladınız siz ne demek istediğimi – bu arada muhtemelen çocukluğumuzun o saçma sapan ninisinin dışa vurumu oldu bu cümle. Hani şu “dandini dandini dastana, danalar girmiş bostana, kov bostancı danayı, yemesin lahanayı” diye anlamsız sözleri olan)

    · Bebeklerin kakaları ve gazları, süt emdikleri müddetçe kokmaz. Yalan, burnumu kapatmak zorunda kaldığım, kokudan bayılacağımı sandığım zamanlar bile oldu :)
    Üstelik bu gaz çıkarma esnasında etrafınızda daha önce bir bebekle alakası olmamış biri varsa size tuhaf tuhaf bakabilir. Siz de bebeğinizin gaz çıkarmasının mutluluğuyla “gaz çıkardı” diye sevincinizi bu kişiyle paylaşırsanız. Karşınızdaki kişinin yüzündeki “bi de utanmadan minnacık bebeğe atıyor suçu” ifadesini rahatlıkla gözlemliyebilirsiniz. Çünkü o minnacık bebek, boyu kadar bir bağısaktan çıkabilecek sesler çıkarabilme kabiliyetine sahipmiş, bilmeyenlere duyurulur. (geğirme konusunda da iddialıdırlar kendileri)

    Tüm bunları okuyan sevgili hamile arkadaşlarım,
    Bu “acı” gerçekleri bana kimse önceden söylememişti, ha birileri söyleseydi de muhtemelen ya inanmaz ya da olsun derdim. Sakın gözünüzü korkutmasın yazdıklarım. Çünkü bu “acı” gerçekler size o kadar tatlı geliyor ki, gaz çıkardığında ya da kaka yaptığında evin içinde “oley oley oley” şeklinde timsah yürüyüşü yapabiliyor, uyurken duyduğunuz horultusu ya da garip seslerine bakıp “ahh ne tatlı” diyebiliyor, bütün gün uyumayıp bir kaç saat fazladan uyuduğunda “aman hadi uyansa da biraz sarılsam” diye düşünebiliyorsunuz.
    Sonuçta ne kadar garip ya da iğrenç birşey yapsa da siz ona tapıyorsunuz ve doğurmakla çok güzel birşey yapıyorsunuzJ
    Hadi ama doğurun da Efe Deniz’in arkadaşları çoğalsın :)

    PS : Tecrübelerimizi paylaşmaya devam edeceğim... bizi izlemeye devam edin :)

1 yorum var.Sen de yazmak istersen burayı tıkla...:

Adsız dedi ki...

sizi tebrik ediyorum.benimde oğlum 3 aylık oldu bugün yazdıklarınızı okuyunca sizde kendimi efe denizde de kaanı gördüm.eliniz sağlık.