CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

16 Haziran 2008 Pazartesi

Sevgilime,aşkıma,herşeyime,kocama





Bi’tanem,

Bir bahar günü, Ağva’da deniz kenarında kumların üzerinde oturup, denizin kenarında, etrafımızda hoplayıp zıplayan Deniz’in hayalini kurduğumuz günü hatırlıyorum.
O günün bu kadar kısa sürede gerçekleşeceğini ikimizde tahmin edemezdik.
Oğlumuza kavuşmamıza kısa bir süre kalan şu günlerde, nedense hep nereden nereye geldiğimize bakıyorum. Tek ayağındaki ayakkabıyla, saat 12 olmadan geceyi terk eden ben şimdi, o gece terk ettiğim prensimle birlikte bir bebek bekliyorum
Nasıl çabuk geçti zaman. Eğitimlerimde de her zaman söylediğim bir cümle vardır: “eğer zaman hızlı geçiyorsa insan mutludur ve yaptığı işten keyif almaktadır”.

Baksana 8 ay bile geride kaldı...
Bu 8 ay süresince, ben nasıl ki hergün değiştiysem sen de benimle birlikte değiştin.
Hatta benden çok aşerdiğin ve kilo aldığın bir dönem bile oldu J
Bu uzun ve sancılı süreçte,her ne kadar sana hamilelik kaprisi yapmamaya çalışsam da eminim içinden “ya sabır” çektiğin günler olmuştur.(bakınız: “ruhumun gelgitleri”).
Ama asıl önemli olan baba olacağını öğrendiğin günden beri üzerinde nasıl bir sorumluluk hissettiğini ve maddi, manevi bu sorumluluğu üstlenebilmek için ne kadar çaba gösterdiğini gördüm.
Sanırım bir anne adayının rahat ve mutlu bir hamilelik geçirebilmesi için bundan daha önemli hiçbirşey yoktur.
Zaman zaman “keşke daha fazla yanımda olabilse” dediğim anlar olmuyor değil. Çünkü insan bu dönemde en çok sevdiğini yanında istiyor. Hiç konuşmasa bile,sevdiğinin eli göbeğinde öylece oturmak istiyor. Gün biterken yorgun düşen gözlerin ve bedeninle yanıma geldiğinde uyumadan, daha doğrusu sızmadan payıma düşen 10-15 dakikayla yetinmeye çalışıyorum.
Sorumluluk, fedakarlık yapmayı gerektiriyor ve dediğim gibi bu sorumluluğu yüklenmiş bir eşe sahip bir anne adayının rahat ve mutlu bir hamilelik geçirebilmesi için bundan daha önemli hiçbirşey yoktur.

Bir de daha şimdiden değişen hayatımız var tabi;
Eskisi gibi gece çıkamamak, haftasonları yakın yerlere gidememek, beraber deli gibi içip kafayı bulamamak, beraber spor yapamamak...vs
Ben tüm değişimleri içimde, bedenimde,ruhumda hissettiğim için bu durumları kabullenmem ve uyum sağlamam çok zor olmuyor.
Oysa senin açından baktığımda, bir oğlunun olacağı düşüncesi ve sürekli karnı büyüyen bir eş dışında bu gerçekliğe adapte olmak hiç kolay olmasa gerek.

Aslına bakarsan, doğum yaklaştığı için hem seviniyorum, hem üzülüyorum.
Seviniyorum çünkü üç kişi olmamıza, oğlumuza sarılmamıza ve bedenime kavuşmama az kaldı.
Üzülüyorum çünkü, oğlumuzla iç içe olmayı ve hareketlerini hissetmeyi, senin koca göbeğimi sevip “ya sen çok tatlı oldun, bayılıyorum bu haline” deyişini özleyeceğim.

Uzun bir yolun sonuna yaklaştık, ama biliyorum ki bu yolun sonu üç kişi yürüyeceğimiz çok daha uzun, çok daha engebeli, çok daha yorucu bir yola bağlanıyor.
Hiç gözümde büyümüyor ya da korkmuyorum, çünkü yanımda sen oldukça gidemeyeceğim yol, aşamayacağım dağ yok J

Tüm bu “ruhumun gelgitlerinin” yaşandığı 8-9 ay boyunca yanımda olduğunu, sevgini ve ilgini heran hissettirdiğin için çok teşekkür ederim aşkım.

İyi ki varsın, iyi ki aşkımsın. Seni çok seviyorum...