Annemin yokluğundan istifade geçtim klavyenin başına.
Ne yokluğu derseniz,annemi kaybetmemek için ona bir tatil verdik...
Neden mi?
İşte son zamanlardaki hayatımız;
"Neee sabah saat 07:00 mi oldu? Ama ben daha yarım saat önce uyudum, yaaa 15 dakika daha...zzzz...
Aman allahım geç kalacağım saat 07:30 olmuş... 15 dakikada hazırlanılıp çıkılır. 5 dakika rötarla işyerine varan annem, 08:05 itibariyle iş başı yapar. Süt izni sebebiyle saat 16:00'da çıktığından günlük işleri arasında sabah 10:30 civarı bizi arar ve 16:00da çıkıp soluğu parkta alır. Topuklu ayakkabılarıyla peşimde koşmaya çalışması ve omzundaki çantayı ikide birde düzeltmesi parkta öyle bir iğreti durur ki anlatamam. Ama o yine de umursamaz benim peşimde o spor aletinden bu salıncağa, şu çimenden bu havuza sürüklenir. En son noktaya geldiğinde "yeter Efe Deniz, oturmak istiyorum artık" dediğinde ise pat diye yere oturup "anne otur derim". Yere oturması pek mümkün olmayan annem muhtemelen içinden "la havle" çekerekten peşimde koşturmaya devam eder. Bir süre sonra "anne ufff" diyerek ayaklarını gösterip onu azad ederim. Böylelikle azapçeken ayaklar rahatlarken, kol kaslarının sırası gelmiştir.
Ufak tefek görüp de karamürsel sepeti sanmayın 11 ay farkımıza rağmen aramızda sadece 1 kilo fark kaldı. Nehir hanım bugüne bugün neredeyse 10 kg. Yaniii annemin kolları yaklaşık 5 dakikanın sonunda zonklamakta beli ise "yandım allah" sinyalleri vermektedir.
19:00 civarı eve dönüldükten sonra bir müddet salonda yuvarlanılıp oynanır. 19:30 itibariyle yemek savaşı başlar ve 20:30 a kadar sürebilen bu savaştan çoğunlukla Nehir ve ben galip çıkarız.
Sonra sırayla banyolarımızı yaparız. Ben genelde mızıkçılık yapıp Nehir benden sonra girerse tekrar yıkanmak için tutururum. Ve duşu iki de bir de açıp yeni giydiğim pijamalarımın ıslanmasına sebep olurum. Giyin soyun toparlan derken 21:00-21:30 olan saat nedeniyle uykuya doğru yolculuğumuz başlar. Anneme sarılıp yarım saat 45 dakikaiçinde yarı konuşa yarı ninni mırıldanarak uyurum. Eğer annem şanslıysa bu sırada Filiz ablam da Nehir'i uyutmuştur. 22:00 itibariyle rahatlayan annem zaten 23:00 civarında uyur kalır. Ta ki 00:30 itibariyle uyanan ve sonrasında her yarım saatte bir mızıldanmayı huy haline getiren kardeşim sayesinde ne uyduğunu anlar ne uyanıklığını. Sanki tüm bu mızıldanmalar yetmezmiş gibi son 1 aydır saat 04:00de uyanıp yaklaşık 06:30a kadar oynamaya başlayınca işler iyice çığrından çıktı. Çünkü senaryo bu noktada kendini tekrarlamaya başlar...
"Neee sabah saat 07:00 mi oldu? Ama ben daha yarım saat önce uyudum, yaaa 15 dakika daha...zzzz..
Uzun zamandır da bu yüzden uzun uzun yazamıyordu neler yaptığımızı. Hazır o yokken ben bahsedeyim bizdeki son gelişmelerden.
Ben 21 aylık oldum. Gördüğünüz gibi resmen küçük bir adamım :) Artık uzun cümleler kuruyorum. Mesela "anne , ben anneanneme gidicem" diyorum. Ya da yaptığım şeyleri hemen yaptıktan sonra söylüyorum. Mesela "osurdum :)"gibi. Hala komik bir adamım. Bir yere çarpınca "yuh be" garip bir durum karşısında "anam" yada biraz beklediğimde "patladım" diyiveriyorum.