CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

18 Haziran 2008 Çarşamba

20 günlük annenin tecrübeleri

25/12/2007

... olur mu demeyin? O kadar çok şey öğrendim ki bu 20 günde!
Bi kere oğlumu kucağıma alıp tutuşum bile değişti. İlk günlerde yaşadığım tedirginlik geride kaldı.
Sonra yavaş yavaş ufaklığın beden diliyle bize neler anlatmaya çalıştığını anlamaya başladım.
Meselaaa.... mırıldanıp,bi yandan yalanıyor ya da ağzını açarak “ıngaaa” diyorsa: “karnım acıktı hadi anne besle beni”.
Ayaklarını gerip, kıpkırmızı kesildikten sonra ağlamaya başlıyorsa : “gazım var, uğraşıyorum ama çıkmıyor hadi beni kucağınıza alıp gazımı çıkarın”.
Bacaklarını ileri geri itip çekmek suretiyle “ıngaaaa” diyorsa : “hem gaz çıkardım,hem kaka yaptım hadi bezimi değiştirin”. (bunu anlamak için çok da uğraşmak gerekmeyebiliyor, etrafı kaplayan koku zaten mesajı almanıza yetiyor :) )
Kesik kesik ağlama benzeri mırıltılar çıkarıp, ağlasam mı ağlamasam mı gibi bir ifadesi varsa: “hadi bana ilgi,sevgi gösterin, kucak delisi oldum zaten,alın kucağınıza da susayım”.
Bi de kesinlikle neyle alakası olduğunu anlayamadığımız ağlamlar var ki, işte onlar başladı mı eyvah eyvah :)
İşte bu yüzden bu kısacık zamanda öğrendim ki, eğer ufaklık uyuduysa sen de uyuyacaksın yoksa 24 saati sadece bir buçuk- iki saatlik uyku ile geçirmek zorunda kalabiliyorsun.
O uyuduğu anda uyuduğun iki saatlik kesiksiz uyku sekiz saatlik uyku kadar yetebiliyor (mümkünse o sırada, uyku esnasında çıkardığı seslere, guruldamalara bakacak biri olsun ve hatta bebişe sizin yattığınız odanın dışında bakılsın).
Tüm bunlarla beraber yazılan,çizilen, okuduğum her türlü bilginin ne kadar kolay yıkılabileceğini ve bu bebek denen küçük insanların kendi kurallarını kendilerinin koyduklarını öğrendim.
Örneğin, bebekler günde 20 saat uyur diye okumuştum. Ama yok böyle bir şey. Bizimki 14-16 saat uyursa kendimi şanslı hissediyorum.
Hamileyken , oğluş dünyaya gelince, yok emzik vermeyelim, yok sallayarak uyutmaya çalışmayalım, yok her ağladığında kucağa almayalım dedik demesine de hangisini uygulayabildiniz derseniz, cevap hiçbirini. Öğrendik ki, uyuyabilmesi, ağlamaması, sakinleyip rahatlaması için her yol mübahmış.


uykusuz her gece...esnerim ama uyumam işte :)

Bir de , lohusa bir kadının hayatını kurtaranları keşfettim;
· İlki yanınızdaki kişi ya da kişiler. Eşin dışında yanınızda size destek olacak kişi çok ama çok önemli.
Biz taze anne-baba, ilk başta “herşeyi biz hallederiz, siz büyükler rahat olun” dedik ama uykusuz geçen 3 gecenin ardından anladık ki en azından 40 gün boyunca destek almak taze anne-babaların ruh sağlığı açısından sağlıklı oluyor.
Yoksa “hem emzirip, hem alt değiştirip,tekrar emzirip tekrar alt değiştirip bi de kıyafet değiştirip üstüne uykusuz bir halde neden ağlıyor bu çocuk” konumuna geldiğinizde eğer üçüncü ve hatta dördüncü bir kişi bu aşamaların bir ya da bir kaçını üstlenmezse değil gözünüzü açacak, nefes alacak gücünüz kalmıyor J. Bu konuda ben, gece 3-5 nöbetlerinde hem beni yanlız bırakmayan, hem ben emzirirken suyumu veren,yanımda oturup uyuyakalmam için bana destek olan ve alt değiştirme uzmanı kayınvalidem, Necla annemin hakkını ödeyemem. Hele bir de gündüzleri annem bu devir daime destek verince, valla ikisi beraber (her ne kadar onlar kendilerine bokçu başları ismini takmış olsalar da) voltranı oluşturdular.

· İkincisi, göğüs kalkanları. İlk olarak ismini duyduğum da kalkan da ne ya, savaşa mı gireceğiz oğlumla gibi soğuk bir espri geçmişti ama anladım ki bu kalkanlar,ufaklık emmeye başladıktan ve süt stoğunuz arttıktan sonra hayat kurtarıyor. Göğüs pedlerinde de sütleriniz ziyan olmamış oluyor. Ben “avent” markayı tercih ettim. Ve çok da memnun kaldım.
Ürün detayları için (http://www.e-bebek.com/Product_Detail.aspx?ProdID=757 )

· Üçüncüsü, göğüs ucu kremi. Hep bahsedildiğini duyduğum ve emzirmeyi işkence haline getiren göğüs ucu çatlakları (tak tak tak nazar değmesin) kullandığım Lansinoh Lanolin krem ve doğru emzirme teknnikleri sayesinde olmadı. Hem bu kremi sürdükten sonra emzirmede de bir sakınca olmadığından kullanımı çok kolay.

· Dördüncüsü, elektrikli pompa. Gece 3-5 nöbetlerinde,bıcır bir yandan altı değişip, bir yandan üstü değiştiği zamanlarda göğüsde uyuyakaldığında, sizin biriken sütlerinizi ileriki zamanlarda kullanmak üzere toplayan mucizevi hayat kurtaran alet. Bu pompanın ekürileri süt poşetleri ve süt toplama kapları da eş oranda hayat kurtarıyor.
http://www.e-bebek.com/Product_Detail.aspx?ProdID=5341
http://www.e-bebek.com/Product_Detail.aspx?ProdID=5802

· Beşincisi, bitki çayları. Bebeğin gazı için de yararlı diyorlar ama esas anne için birebir.
Aktarımızın önerisi üzerine gaz problemi için rezene,ısırganotu-ki süt arttırırmış- ve bir miktar –azıcık- anasonu kaynatıp her akşam içiyorum. Henüz oğlanda bir faydasını göremedim ama umudum var. (bu arada süt artsın diye yedirilen, helva-tahin pekmez ve bilumum yiyeceklere kanmayın bakın Dr. Kadir Tuğcu, süt artmasıyla ilgili çok hoşuma giden yorumu şöyle:
“İnsan memesi inek memesi yapısında değildir, bu nedenle uzun süreli süt biriktirmez. Çocuk emmeye başladığı anda süt yapılır. Nasıl gözyaşı ağladığımız zaman akıyorsa, yani bir yerde toplanmıyorsa süt de böyledir. Süt hücrelerinden anında süt yapılır ve bebek emdikçe de gelir. Süt olayı tamamen psikolojiktir. Kadının yerli yersiz üzüntülerle dolmamış olması gerekir. Niyet de önemli. Annenin bebeğini emzirmek istemesi önem taşır.
Süt yapıcı gıda diye bir şey olmaz. Süt yapıcı diye annelere zorla içirdikleri veya yedirdikleri şeylere dikkat ederseniz, hepsi susama isteği uyandıran maddelerdir. Anne bunları yiyince bol bol su içme arzusu hisseder. Bol bol su içince de süt miktarı artar. Yani keramet helva, tatlı, soğan, pekmez veya kompostoda değil bunları yedikten sonra hararetten dolayı içtiği sudadır.”
Oğlanın gaz problemi için ise acı elma yağı aldık. Banyo sonrası ayak altına ve karnına sürüyoruz. Ama daha çok yeni kullanmaya başladığımız için işe yarayıp yaramadığını ilerleyen zamanlarda paylaşırım.


· Altıncısı, Oksitin pişik kremi. Hastaneden çıktığından kıpkırmızı olan oğlumun poposu içinde % 40 çinko bulunan bu krem sayesinde düzeldi.
Bir de son zamanlarda altını pamuklu ve yağlı suyla silmek yerine (alkolsüz ıslak mendiller bile tahriş edebiliyor bu hassas ve kadifemsi popoları) her kaka sonrası poposunu lavabonun altında yıkamaya başladık. O zamandan beri de poposu çok daha iyi.

· Yedincisi, eğer ki bebeğiniz erkek ise, altını değiştirirken kullanacağınız mendil, kağıt havlu ya da geçenlerde gördüğüm şu alet (wee block - http://www.onestepahead.com/product/osa/427777.html ) üstünü başını ıslatmadan, ya da sizin üstünüzü başınızı ıslatmadan alt değiştirme açısından hayat kurtarıcı.
· Sekizincisi, emzirme yastığının ilk başta bir pazarlama hilesi olduğunu düşünmüştüm ama birkaç kez yastıksız emzirmek zorunda kalınca yastığımın değerini anladım.
Kesinlikle olmazsa olmalardan.

· Dokuzuncu olarak, hızlı biberon ve mama ısıtıcısı da olmazsa olmazlardan. Uykusuz bir gecenin sabahında, ev ahalisinden ilgilenecek kişiye oğlunuzu bir sonraki acıkma seansını düşünmeden gönül rahatlığıyla emanet edebilirsiniz.
http://www.hepsiburada.com/productdetails.aspx?categoryid=301166&productid=oyunaventa5869

· Son olarak, emzirme seansları esnasında, o kadar çok enerji kaybedip hem acıkıp hem susanıyor ki. Başucunun olmazsa olmazları:şişe-şişe su, meyve suyu, çikolata ya da lohusa şerbeti ve gece yanınıza alacağınız meyveler.

20 gün geride kaldı, bunlar ilk tecrübeler. Günler ilerledikçe elbette paylaşacak daha fazla tecrübeye sahip olacağım. Şimdilik taze anneden bu kadar :)