25/2/2008
Bugün anneannemi ziyarete gittim. Yoğun bakımdan odaya çıkarılmıştı. Beni görünce gözleri parladı. İlk cümlesi “ben iyiyim” oldu. Ben de ona “zaten çok iyi görünüyorsun” dedim. Bu cümleyi söylerken gözlerimin yandığını,içimin burkulduğunu hissettim. Çünkü boğazının altından aşağıya nereye kadar indiğini göremediğim bir kesik vardı göğsünün orta yerinde. Sonra “ayakta durmalıyım,güçlü olmalıyım daha yapacak çok şey var dedi”. Güldüm , “tabii” dedim, “daha Efe Deniz’e sünnet töreni yapacağız”. O da gülümsedi. İşte o anda içim ılık ılık oldu. Anneannem başarıyla çıkmıştı bu ameliyattan ve şimdi eskisinden de daha sağlıklı olacaktı. İşte mutluluk bu diye düşündüm. Mutluluk bu.
Sonra yol boyu hayatımın çeşitli evrelerinde mutluluk kavramının ne kadar değişken olduğunu düşündüm. Bekarlıkta, evlenince ve çoluk çocuğa karışınca değişiyordu mutluluk...
Bekarken, kızarmış ekmek ya da taze kahve kokusuyla,
Evliyken, eşinin öpücükleriyle,
Çocuktan sonra, bebeğinin acıktım diye mızıldanmasıyla, ya da gülümsemesiyle uyanmaktı mutluluk.
Bekarken, gece kızıkıza çıkmak,
evliyken gece çıktığında beraber eve dönebilmek,
çocuktan sonra gece dışarı çıkmanın aklına bile gelmediğini farkettiğinde gülümsemekti mutluluk.
Bekarken,arkadaşlarınla değişik yerlere gitmek,
Evliyken beraber nereye olursa gitmek,ya da evden çıkmak istememek,
Çocuktan sonra daha önce gittiğin yere bile gitsen hiç farketmediğin güzellikleri keşfetmekti mutluluk.
Bekarken modaya uygun alışveriş yapmak,
Evliyken, onun da beğeneceği şeyler almak,
Çocukatan sonra, kendini unutmak ve her gördüğünü bebeğine almaktı mutluluk.
Bekarken kilo vermek,
Evliyken kilo almamak,
Çocuktan sonra aldığın kiloların sebebiydi mutluluk.
Bekarken sınavlarda ya da işte başarılı olmak,
Evliyken aşık olduğun kişiyle olmak,
Çocukatan sonra ailenin tüm fertlerinin sağlıklı olmasıydı mutluluk.
Bekarken birini sevebilme ihtimalin,
Evliyken, sevdiğinin yanında olma halin,
Çocukatan sonra “ne çok kişi sığarmış meğer kalbime” durumuymuş mutluluk.
Sihirli bir sıvı gibi senin kalıbına uyuyordu mutluluk.
Ama önemli olan görebilmekti mutluluğu.
Dün, benim arkamda duruyordu mutluluk ve ben dönüp bakmadığım için göremedim mesela. Üstüme yapışan şu 5 kilo fazlalık yüzünden üniforma gibi dönüp dolaşıp giydiğim kıyafetlerin içinde yüzümden düşen bin parça, gözlerim dolu doluydu.
Bu sabah anneannemin odasından çıktığımda, koridorda annesinin kollarında ameliyat geçirmiş o iki-üç yaşlarındaki çocuğu görünce çok kızdım kendime. O anda anladım zaten, dün mutluluğun arkamda olduğunu ve dönüp bakmadığımı. Önümüzdeki aylarda giyebilecek bir sürü kıyafetim olduğuna mutlu olacağım yerde şu ana kızıp yanımdaki mutluluk sebeplerimi görmeyişimi.
Kaybetmek üzereyken şu an kollarımda olan dünya tatlısı bir oğlum, hala deli gibi aşık olduğum bir eşim, hayatta ve sağlıklı kalabalık bir ailem, aradığımda yanımda olan dostlarım ve daha pek çok şey vardı mutlu olmamı, şükretmemi sağlayacak.
Yine saçma sapan şeyler kızıp,üzüldüğüm, mutsuz olduğum anlar olacaktır ama bu sefer dörtbir yanıma bakıp daha aza indireceğim mutluluğumun farkına varamadığım anlarımı.
Sanırım Dianne Dengel’e ait yukardaki resminden başka söze yok hacet, bu mutluluk konusuna son noktayı koyarken...
Bugün anneannemi ziyarete gittim. Yoğun bakımdan odaya çıkarılmıştı. Beni görünce gözleri parladı. İlk cümlesi “ben iyiyim” oldu. Ben de ona “zaten çok iyi görünüyorsun” dedim. Bu cümleyi söylerken gözlerimin yandığını,içimin burkulduğunu hissettim. Çünkü boğazının altından aşağıya nereye kadar indiğini göremediğim bir kesik vardı göğsünün orta yerinde. Sonra “ayakta durmalıyım,güçlü olmalıyım daha yapacak çok şey var dedi”. Güldüm , “tabii” dedim, “daha Efe Deniz’e sünnet töreni yapacağız”. O da gülümsedi. İşte o anda içim ılık ılık oldu. Anneannem başarıyla çıkmıştı bu ameliyattan ve şimdi eskisinden de daha sağlıklı olacaktı. İşte mutluluk bu diye düşündüm. Mutluluk bu.
Sonra yol boyu hayatımın çeşitli evrelerinde mutluluk kavramının ne kadar değişken olduğunu düşündüm. Bekarlıkta, evlenince ve çoluk çocuğa karışınca değişiyordu mutluluk...
Bekarken, kızarmış ekmek ya da taze kahve kokusuyla,
Evliyken, eşinin öpücükleriyle,
Çocuktan sonra, bebeğinin acıktım diye mızıldanmasıyla, ya da gülümsemesiyle uyanmaktı mutluluk.
Bekarken, gece kızıkıza çıkmak,
evliyken gece çıktığında beraber eve dönebilmek,
çocuktan sonra gece dışarı çıkmanın aklına bile gelmediğini farkettiğinde gülümsemekti mutluluk.
Bekarken,arkadaşlarınla değişik yerlere gitmek,
Evliyken beraber nereye olursa gitmek,ya da evden çıkmak istememek,
Çocuktan sonra daha önce gittiğin yere bile gitsen hiç farketmediğin güzellikleri keşfetmekti mutluluk.
Bekarken modaya uygun alışveriş yapmak,
Evliyken, onun da beğeneceği şeyler almak,
Çocukatan sonra, kendini unutmak ve her gördüğünü bebeğine almaktı mutluluk.
Bekarken kilo vermek,
Evliyken kilo almamak,
Çocuktan sonra aldığın kiloların sebebiydi mutluluk.
Bekarken sınavlarda ya da işte başarılı olmak,
Evliyken aşık olduğun kişiyle olmak,
Çocukatan sonra ailenin tüm fertlerinin sağlıklı olmasıydı mutluluk.
Bekarken birini sevebilme ihtimalin,
Evliyken, sevdiğinin yanında olma halin,
Çocukatan sonra “ne çok kişi sığarmış meğer kalbime” durumuymuş mutluluk.
Sihirli bir sıvı gibi senin kalıbına uyuyordu mutluluk.
Ama önemli olan görebilmekti mutluluğu.
Dün, benim arkamda duruyordu mutluluk ve ben dönüp bakmadığım için göremedim mesela. Üstüme yapışan şu 5 kilo fazlalık yüzünden üniforma gibi dönüp dolaşıp giydiğim kıyafetlerin içinde yüzümden düşen bin parça, gözlerim dolu doluydu.
Bu sabah anneannemin odasından çıktığımda, koridorda annesinin kollarında ameliyat geçirmiş o iki-üç yaşlarındaki çocuğu görünce çok kızdım kendime. O anda anladım zaten, dün mutluluğun arkamda olduğunu ve dönüp bakmadığımı. Önümüzdeki aylarda giyebilecek bir sürü kıyafetim olduğuna mutlu olacağım yerde şu ana kızıp yanımdaki mutluluk sebeplerimi görmeyişimi.
Kaybetmek üzereyken şu an kollarımda olan dünya tatlısı bir oğlum, hala deli gibi aşık olduğum bir eşim, hayatta ve sağlıklı kalabalık bir ailem, aradığımda yanımda olan dostlarım ve daha pek çok şey vardı mutlu olmamı, şükretmemi sağlayacak.
Yine saçma sapan şeyler kızıp,üzüldüğüm, mutsuz olduğum anlar olacaktır ama bu sefer dörtbir yanıma bakıp daha aza indireceğim mutluluğumun farkına varamadığım anlarımı.
Sanırım Dianne Dengel’e ait yukardaki resminden başka söze yok hacet, bu mutluluk konusuna son noktayı koyarken...
0 yorum var.Sen de yazmak istersen burayı tıkla...:
Yorum Gönder