CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

20 Haziran 2008 Cuma

Pai Mei,mikroplar, kolik, kalorifer sorunu ve saire... ve saire...

11/1/2008



Yılbaşından bu güne,11 gündür, ha bugün yazdım ha yarın yazacağım.
Neler oldu bu sürede neler...
Yılbaşında bütün gün romantik komedi filmi fragmanı tadında uyuklayan oğlum , gece saat 12’yi geçince korku filmi edasıyla sabah 08:30 a kadar, hem ağladı, hem debelendi,hem de hiç ama hiiiç uyumadı. Zavallı annesi ise geceyarısına kadar içip mutlu mesut bir gece geçireceğini zannederken, geceyarısından sonra balkabağına dönüştü.
Sabah 09:30’da kayınvalideme devir teslim yaptıktan sonra akşamüstü 16:00ya kadar uyudum. Uyandığım da bir de ne göreyim. Bütün gece gözünü kırpmayan velet hala uyanık. Bir bakıma sevindim. “ohh tamam, madem şimdi uyumuyor,kesin bu yorgunlukla bu gece deli gibi uyur” diye düşündüm.
Kul kurar kader güler, diye bir söz vardır ya... kader bu sefer kahkahalar attı.
Gece saat 03:00’de, elimde 4 küsür kilo civarına ulaşmış olan oğlumuzla odanın içerisinde 120inci turu atarken aklıma (sanırım yakın zamanda da televizyonda gösterildiğinden) “Kill Bill” deki Pai Mei tarafından omzunda su dolu kovalarla yüzlerce merdiven basamağını çıkmak zorunda kalarak eğitilen Beatrix (Umma Thurman) karakteri geldi.
Eğer oda içindeki turlara başladığımda evden çıkıp,caddeye inseydim bizim evden Şaşkınbakkal’a ya da Suadiye’ye kadar yürümüş olurdum.( bu turların tek faydası hamilelik sırasında almış olduğum 15 kilonun daha bir ay bile geçmeden 10nu vermiş olmam)
Sabah gün ışımaya başladığına, Efe Denizin ağlamalarını bastırmak için bütün alternatifleri denemiş(pusetine koyup ev içinde dolanmak, kucağımda zıplatarak dolanmak, kucağımda sallamak,defalarca emzirmek,emziğini vermeye çalışmak ve her ağzından çıkardığında bu hareketi defalarca tekrarlamak...vs), kollarımda derman, gözlerimde fer kalmamış bir halde yatağa girdiğimde bütün kemiklerimin sızladığını ve garip ama yaşlandığımı hissediyorum.
Bu sızlamaların sebebi, Çarşamba gecesi ortaya çıktı.
Bütün bu yorgunluk sonucunda direncim düştü herhalde ki, eve giren mikroplardan bir tek ben nasibimi aldım ve Çarşamba gecesi 39 derece ateşlendim.
Bütün gece değil kolumu kaldırmak, sesimi bile çıkaramadım.
Ben sesimi bile çıkaramadım ama oğlumuz yine aynı tempoda gece mesaisini sürdürdü ve babasının Perşembe günü hiç uyumadan işe gitmesini sağladı.
Hal böyle olunca ve perşembe gündüz de bu karnı tok, altı temiz, gazı alınmış olmasına rağmen bitmek bilmeyen ağlama nöbetleri ve uykusuzluk hali devam edince, sorumlu bir anne olarak ilk iş sorunu internette araştırdım.
Ve de çözdüm.
Bizim oğlan meğer “KOLİK”miş.
Kolik nedir derseniz, işte www.kolik.com.tr deki anlatımıyla kolik.
Kolik; sağlıklı büyüyen ve genellikle küçük bebeklerin belirgin bir sebep olmaksızın aşırı ağlamalarıdır. Ağlama, günde 3 saati geçtiğinde kolik özelliği olarak kabul edilir. Ancak ağlamanın ölçüsü her anne baba için değişebilmektedir. Bu nedenle en basit tanım; belli aralıklarla oluşan ve ilk üç ay boyunca süren sebebi belli olmayan ve aileyi rahatsız edecek düzeydeki ağlamalar olarak yapılabilir.
Kolikli bebeklerin ağlama nöbetleri özellikle öğleden sonra ve akşam saatlerinde olmaktadır. Bebeklerin yalnızca %47’sinde belirtiler üç ay içerisinde kaybolmaktadır. Ağlama % 41’inde altıncı aya kadar, geriye kalan %12’sinde ise 12. aya kadar sürmektedir. Bebek ağlaması genellikle, 3 haftalık bebeklerde saat 18.00’dan 23.00’a kadar, 6 haftalık bebeklerde saat 15.00’dan 24.00’a kadar görülür. Ağlama genellikle her gün hemen hemen aynı saatlerde ve aniden başlar. Kolik ağlaması bebeğin her zamanki normal ağlamasından farklıdır. Hergün tekrarlanan ağlamalar sırasında bebek arada normal ve sakin günler de geçirebilir. Anne ve baba bu huzursuz dönemin hiç bitmeyeceğini düşünürken kolik birdenbire veya yavaşça sona erer.
Son cümleye kocaman bir “AMİNN” diyorum.
Tabi hal böyle olunca kolik problemini nasıl çözebileceğimizi kara kara düşünürken kolik CD’sini keşfettik.
“Kolik” albümü; sürekli ağlayan yenidoğan bebeklerin sakinleşmesi ve uykuya geçmesi için özel müziklerden oluşuyor. İçeriğinde white noise ve diğer özel frekanslar, anne rahim sesleri ve melodilerin birleşiminden oluşan repertuvar yer alıyor.
Daha önce saç kurutma makinası, elektrik süpürgesi,süt sağma makinası gibi elektrikli aletleri de denemiş olmamıza rağmen bu cd’nin etkisi bambaşka oldu.
Efe Deniz’in ağlamalarını bastıracak kadar sesini açtığımızda, önce susuyor, şaşkın şaşkın sesleri dinliyor ve sonra sanki sihirli bir değnek dokunmuşcasına sakinleşiyor.
Hatta çoğu zaman bu cd eşliğinde uykuya dalıyor.
Bu Cd’yi keşfedip aldığımız gün ile annemin evine göç edişim de aynı güne denk geldi.
Yok yok oğlanın kolik durumuna sinirlenip ve uykusuzluğa tahammül edemeyip “ben annemin evine gidiyorum!” demedim.
Apartmanımızın kalorifer kazanı çürümüş.
Ve apartman yöneticimizin basiretsizliği yüzünden bir gece konaklamak üzere gittiğimiz annemlerde 6 gece kalmamız gerekti. Keramet kolik cd’sinde miydi, yoksa anneannesinin “uslu olmazsan yazın seni havuza götürmem” tehdidinde miydi bilemiyorum ama bu süre zarfında bıcır bize acıdı da çok uykusuz kalmadık.
Şunu da bu vesileyle öğrendim ki bebekle bir gece için bile bir yere gitmen gerektiğinde yanında en az 1 çanta ve 2-3 torba alman gerekiyor.
Kaloriferzede olunca, normalde 14 ocakta olan ama babanne ve dedesi gitmeden yapalım diye 8 ocağa organize ettiğimiz ve herkese önceden haber verdiğimiz 40 mevlidi de mecburen Efe Deniz’in ninesinin evinde yapıldı.
Mevlidi anlatmak ise başka yazıya kalacak gibi gözüküyor... oğlanın koliği tuttu yine. En iyisi Cd’yi açıp biraz kucaklayayım bızdığımı...

0 yorum var.Sen de yazmak istersen burayı tıkla...: