CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

20 Haziran 2008 Cuma

Siyah Süt

31/1/2008



Sonunda bitiridim. Normal koşullarda ( sakin,standart bir bebekle) bir-birbuçuk günde bir solukta okuyup bitirebileceğim kitabı, uygunsuz koşullar sebebiyle (huzursuz, sık sık ağlama ve uyumama modunda olan Efe Deniz sebebiyle) bir hafta-on günde zar zor bitirdim.
Çokça kıskanarak, “ah ah işte bu, ben yazmalıydım bu sayfayı” diyerek, pek çok yerde gülümseyerek, zaman zaman hüzünlenerek ve de sıkça düşünüp sorgulayarak okudum Elif Şafak’ın yazdığı “Siyah Süt”ü.
Hamile kalmayı düşünen, hamile olan, yeni doğurmuş,çoktan doğurmuş,etrafında yeni doğurmuş,lohusa olan herkese önerebilirim. Aaa tabii bi de mümkünse babalar okumalı .Okuyup da dersler çıkarmalı...
Kitap çok akıcı ve içten olduğundan mıdır, yoksa kitap okumak için yarattığım fırsatların azlığından ve kıymetli olduğundan mıdır, yoksa uzun zamandan beri ilk defa roman okuyabildiğimden midir her sayfayı ayrı bir keyifle okudum.
En çok, Elif Şafak’ın içindeki parmak kadınlarla olan konuşmaları sevdim.
İçimizdeki pek çok “ben”i “içseslerimizi” öyle güzel anlatmış ki yine kıskanmadan edemedim J ( sonra düşündüm benim içimde kaç tane parmak kadın var diye, bilmediklerimi saymazsak 5 tane buldum, eminim daha vardır (- kim bilir belki birgün blogda ben de içimdeki parmak kadınlardan,değişik “ben”lerden bahseden bir yazı yazarım-).
Diğer taraftan çokça düşündüm okurken. “Çocuk da yaparım, kariyer de” sözünü nasıl uygulamaya çalıştığımızı, evlilik, çocuk, iş hayatı ve sosyal hayat dengesini kurmaya çalışırken yaşadığımız gelgitleri...
Ki ben hala ücretsiz iznimin başlayacağı şu günlerde “bu kadar süre iş hayatına dönmeden nasıl duracağım” ile “bu kadar tatlı bir yaratık bırakılıp da işe dönülür mü,bak hala daha sana ihtiyacı var, saçmalama!” tartışması içinde buluyorum beynimle kalbimi.
Bazı sabahlar uyanıp, bu “ev kızı” halime sinir olup, delleniyorum. “Galatasaray Üniversitesi’nin o insanı bezdiren eğitimini, evde kalıp çocuk bakmak için mi çektim, ne bu böyle, yok çamaşırdı, yok bulaşıkdı, yok oğlanın bakımıydı, aaa yeter ama!” diyorum.
Bazı sabahlar ise, sabah 10’da yatakta oğlumla oynadıktan sonra kalkıp çay demleyip, dışardaki soğuk havaya bakarak, üzerimde eşofmanlarım, elimde sıcak çayım bir yanımda annemle oturup , diğer tarafta oğlumu severken, kendi kendime, “bundan daha büyük bir huzur var mı, dellenip de sakın oğlunu bırakıp hemen işe dönmeye kalkma, zaten eninde sonunda döneceğin yer orası” derken buluyorum.
Kısacası hamilelik boyunca yaşadığım “ruhumun gel-gitleri”( bakınız ,hamilelik kategorisi altındaki yazı), doğum sonrası da farklı bir boyutta sürüp gidiyor.
Ama yanlış anlaşılmasın, lohusalık depresyonu filan değil benimkisi. Çünkü kitapda öyle bir anlatılmış ki bu depresyon, okurken şükrettim halime. Ama bir o kadar da kendimi buldum... “Acaba?” dedim, “farkında olmadan hafif bir postnatal depresyon geçirmiş olabilir miyim ben de?
İlk bir kaç haftada için için yaşadığım, kimseye yansıtmadığım, bebekle yanlız kalmaktan korkmak, tutarken incitmekten korkmak, geceleri gördüğüm akıl almaz garipliklerdeki kabuslar, bebekle ilgili endişeler,duygusal gelgitler,bedenen ve ruhen kendimi yorgun hissetmem ...vs hepsi bu yüzden olabilri mi? Galiba öyle :) Ama öyle içimde, öyle kimseyle paylaşmadan yaşadım ki bunları kimsenin ruhu bile duymadı.
Neyse dönelim kitaba, bu postnatal depresyon yazısının sonunda birde “doğum sonrası depresyona yakalandınız da haberiniz mi yok?” testi var ki, kahkahalarla okudum :)
Tüm bunların yanı sıra, “Siyah Süt”ü okuduktan sonra okumak istediğim kitap sayısı arttı. Neden mi? Çünkü insanda “ayyy bu yazarı da okuyayım bak ne kadar ilginç bir hayat hikayesi varmış” dedirtecek bir kadın yazarlar antolojisi barındırıyor içinde.
Son olarak, sanki kitap başlı başına insanın hoşuna gitmiyormuş gibi Latif Demirci’nin çizgileri de işin içine girince adeta insanın gözünde canlanıp, hayat buluyor.
Offf offf, kitap yazmak zor iş tabii biliyorum, 40 fırın ekmek yemek lazım. Ama şimdi başlasam ekmek yemeye, kim bilir, amatör bir yazar olarak belki birkaç sene içinde ben de yazabilirim :)

0 yorum var.Sen de yazmak istersen burayı tıkla...: